• Güngör Dilmen'in “Deli Dumrul” ve “Akad'ın Yayı” oyunlarının bence en önemli yanları, yıllardır tartışması süren ve günümüzde de henüz çözümlenmemiş olan, geleneksel sanatlardan yararlanma, onları çağdaşlaştırma, evrensel boyutlar kazandırma sorunlar
  • Doksanüç, Victor Hugo'nun son romanıdır, aynı zamanda yazarın en uzun sürede oluşturduğu yapıtı; yalnız yazıya geçirilmesi altı ay (16 Aralık 1872 - 9 Haziran 1873) sürmüştür. Hugo romanının bitiminden iki yıl sonra ölmüştür. Ayrıca Doksanüç Hugo'nun
  • “Tarihte, ölmüş olan ölmemiştir... Kendileriyle birlikte gömülen gelecek parçasını geri vermedikleri sürece ölülerle kurulan diyaloglar kesilmemelidir" diyen Heiner Müller Tarih'le çok uğraşır, neredeyse hesaplaşır onunla. Aslında pek hesaplaşma da d
  • Sabahattin Kudret Aksal 1948'den bu yana oyun yazıyor. Onun tiyatro çizgisini izlemek, içinde yaşadığı zamanı anlama ve onu yeniden yaratma zorunluluğu duyan sanatçının geçirdiği aşamalara, gelişimine tanık olmaya götürür insanı. Yazarın yapıtlarına
  • Nazım Hikmet, İvan İvanaoviç Var mıydı, Yok muydu? oyununu 1955 yılında Moskova'da yazmış. Oyun aynı kentte afişten indirilmeden önce birçok yerde sahnelenmiş, büyük ilgi toplamış, tartışma konusu olmuş; Fransızca'ya çevrilip Jean Paul Sartre'in yöne
  • Peter Handke dünya yazınının genç ve ilginç adlarından biri. Avusturya'lı yazar, ilk kez l968'de sahnelenen Kaspar adlı oyununda dil'le bir hesaplaşmaya gider. Ve bir iletişim aracı olması gereken dilin aslında insanı kalıplaştıran, ona benliğini yit
  • Maske Ve Ruh, birbiriyle sıkı dost olan Nasreddin Hoca ile "Şekispir"in Ahret ile Dünya arasında mekik dokuduğu, "Klemanso, Vilson, Briyan" gibi kişiliklerin gökyüzünden yeryüzünü izledikleri, "Sokrat"ın ruhla ilgili tartışmalara katıldığı ya da Ibni
  • Bir mizah ustası olan Mikhail Boulgakov, başka bir mizah ustasını, Molière'i anlatırsa ve kod olarak kendine Horace'ın bir özdeyişini, "Gerçeği gülerek söylememe ne engel olabilir?"i seçerse ve anlattıkları Özdemir İnce gibi usta bir ozan-çevirmen ta
  • Mahmud ile Yezida ve Taziye, çeşitli yazı ve şiirleriyle tanıdığımız Murathan Mungan'ın iki oyunu. Her ikisinde de geleneksel sevda öykülerinden yola çıkıp, modern tragedya diyebileceğimiz bir biçem ye kurgu denemesiyle, feodalizmin çöküş sürecinde y
  • Bilal Bey, 1930 yılları İstanbul'unda Kuzguncuk'ta yaşayan bir paşazadedir. Günlerini o dönemde gözde olan lokanta, gazino ve eğlence yerlerine gitmekle, evdeyse sürekli olarak mahalleyi gözetlemekle geçirir. Sonradan adı Sümbül Hanım olarak değişmiş
  • Piet Bezuidenhaut: Kırk, kırk beş yaşlarında bir Afrikaner. İngiliz şiiri tutkunu. Her fırsatta Afrikaner ağzıyla hayranlık duyduğu dizeleri söyler, alıntılar okur. Çiftçilik yaparken kuruyan, ölen toprak karşısında güçsüzlüğüne daha fazla dayanamayı
  • Eylemim özgürlüğümdür". Jean Paul Sartre’ın Sinekler oyununun ana sözü bu; Orestes'in ağzından söylenir ve yapıtın mesajını oluşturur. Yapı, eylem üstüne kurulmuştur, kişiler (Halk, Klitemnestra ve Aigisthos, Orestes, Elektra, Jüpiter, Öğretmen) Eyle
  • Dostoyevski'nin ünlü romanı Suç ve Ceza'yı bu kez bir tiyatro uygulaması olarak okuduğunda insan ister istemez -her uyarlamada olduğu gibi- kaynak metinle bir karşılaştırmaya gidiyor. Ve uyarlanan yapıtla ilk tanışma, daha çok iki türün savaşımı (Kay
  • Şahmeran, yazarın da belirttiği gibi, daha çok Doğu ve Güney Doğu Anadolu'da anlatılan bir halk masalından yola çıkılarak yazılmış bir yapıt. Masalı önce «masalımsı bir roman» olarak ele almayı düşünen Erhan Bener, konuyu özellikle simgesel yanını vu
  • Çağdaş Türk Tiyatrosu'nda şiddet olgusunu irdelemek amacıyla genelde gündemde olan yani sık sık sahnelenen, söz konusu edilen ya da son yıllarda seyirci önüne çıkmış oyunlara bakıldığında bunların çoğunun 1980'li yılların ürünü olduğu görülür. Gerçek
  • “Theope", Coşkun Büktel'in ilk oyunu. Çok yönlü yazılmış, çeşitli okuma düzlemleri gerektiren yapıt, seyircisini de, yönetmenini de, oyuncusunu da zorlayacak türden. Yazar, klasik bir konudan, Aiskhylos'un "Thebai'ye Karşı Yediler" oyununda işlenene
  • Kendini, giderek içinde yaşamış bulunduğu ortamı soruşturan, bir tür hesaplaşmaya giden bir yazarın yazma serüveni.
    Enka Bilim ve Sanat ödülleri 1984 Tiyatro Birincilik Ödülü'nü kazanan Ülkü Ayvaz'ın Yeniden Yaratma adlı yapıtının ana konusu bu. O
  • Mehmet Ulusoy'un 1986 İstanbul Festivali'ne Ernest Hemingway'den uyarladığı YAŞLI ADAM ve DENİZ'le katılması, nicedir düşündüğüm, tartıştığım, yazılarımda göz önünde bulundurmaya özen gösterdiğim birkaç noktayı yazmaya zorladı beni.
    Sorun şu: Bir
  • "Onlar odanın ucundalar, artık gitmeyi bekliyorlar. Bizse özgürüz ve mutlu olmamız isteniyor."
    Doğu bloğunda herhangi bir ülkede pansiyon olarak işletilen yazlık büyük bir ev. Mevsim, yaz Zaman, II. Dünya Savaşı sonrası. Ve aynı uzamda karşılaşan
  • Antik düşünceyi öğrenen, o zamana dek insan özgürlüğünü en iyi ve en etkin biçimde işlemiş olan Yunan ve Latin kültürlerine dönen, 17. yüzyılın tiyatrosunun ilginç özelliklerinden biri de oyuncunun önem kazanmasıdır. Bu dönemin yazarları, yine eskile
  • Oyunun romandan daha güçlü bir iletişim aracı olduğuna inanan Jean-Paul Sartre, 1940’lardan sonra yeniden bu türe yönelir. Sartre’a göre yazarın amacı,insanı olduğu gibi değil, eylem içinde göstermek olmalıydı ki bu da ancak, tiyatro türüyle gerçekle
  • Bize ne yaptıkları önemli değil, önemli olan, bize yapılanla bizim ne yaptığımızdır.
    Jean-Paul Sartre

    Hangi alanda ve tarih kesitinde olursa olsun, başta anılar olmak üzere, yazışmalar, eleştiri yazıları ve Henri Troyat gibi araştırmacı-yaz
  • Ayşegül Yüksel, Yapısalcılık ve Bir Uygulama, Melih Cevdet Anday Tiyatrosu Üstüne, Yazko Yayınları, İstanbul 1981, 260 sayfa.
    Ayşegül Yüksel'in "Yazko 1982 İnceleme Özendirme Ödülü"nü alan kitabı iki ana bölümden oluşuyor: Yapısalcı Yaklaşıma Gene
  • "Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi, Sevda Şener'in Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Tiyatro Kürsüsü'nde «Tiyatro Kuramları» derslerinin konularını kapsıyor. Yazarın amacı: “Antik'Yunan'dan günümüze kadar tiyatro konusunda ileri sür
  • Melih Cevdet Anday'la Mehmet Fuat, tiyatro üstüne konuştukları bir gün, Melih Cevdet'in sözünü ettiği yazılar Mehmet Fuat'ın ilgisini çekmiş ve ona bu yazıları içeren, bunlara yorumlar ve açıklamalar getiren bir kitap hazırlamasını önermiş. Gelişen K
  • Esen Çamurdan'ın, çağdaş tiyatromuzun köşe taşlarından biri olan Sabahattin Kudret Aksal'ın oyunları üstüne yaptığı çok yönlü ve ilginç bir okuma denemesi "Hıçkırmakla Haykırmak Arası". Kitap, Mitos Boyut Yayınları'ndan çıktı. Bu önemli serüvene iliş
  • NİHAL GEYRAN KOLDAŞ: Sayın Semih Fırıncıoğlu, bu yapıtın daha önce üç dilde radyo adaptasyonunu yaptığınızı biliyoruz. Türkçe sahnelenmesi fikri nasıl ortaya çıktı?
    SEMİH FIRINCIOĞLU: Ben Amerika'da çalışır
  • Esen Çamurdan tarafından yazılmış olan "Haldun Taner Seyir Defteri" yazarın kabare oyunları dışındaki tiyatro metinlerini farklı bir pencereden ele alıyor. Bu fark öncelikle, kitabın temel hareket noktasını oluşturan 'Haldun Taner Tiyatro Haritası'nd
  • Birkaç ay önce (Ekim 2003) önemli bir tiyatro tasarımcımıza ait önemli bir kitap sessiz sedasız kimi kitapçıların raflarında yerini aldı. "Metin Deniz ve Tiyatroda Mekan" adlı bu kitabı Nihal Geyran Koldaş, uzun yılları kapsayan bir çalışmanın, araşt
  • ÜSTÜNGEL İNANÇ: Son yıllarda ana ve ilkokullarda ve kimi derneklerin okul çalışmalarında yer alan "yaratıcı drama" dersinin kapsamı nedir?
    NİHAL GEYRAN KOLDAŞ: Bu dersin her okulda nasıl verildiğini bilmiyo
  • Önce kısacık bir not dikkatinizi çekiyor broşürde: "Oyunun geçtiği belirli bir yer yok. Yaşananlar her yer ve herkes için." Ardından oyun başlıyor ve Nihal Geyran Koldaş ile Ceysu Koçak, Üstüngel İnanç'ın "teknik yardımıyla" size Amerikalı yazar Arno
  • Küçük bir odada yaşayan otuz yaşlarında Clare adlı bir kadın, onun çağrısı üzerine ziyaretine gelen, enerji dolu Ralph, yirmi yaşlarında erkek kardeş ve bir "Fast food" yerinde çalışan, diskotekte gönüllü şarkıcılık yapan durgun genç kız, Nicola. Ve
  • Tedirginlik. Akla ilk bu sözcük geliyor. Sevim Burak’ın yapıtlarının insanda bıraktığı ilk etki bu. Tedirginlik.
    Her şey küçücük, kendi içine kapalı bir dünyada geçer. İnsanlar kendilerinden önce düzenlenmiş ve onlara “verilmiş” bir durumu yaşamak
  • Bir diskoteğin (Roxy) insana terk edilmişlik duygusu veren boş uzamı. Loş ışıkta daha da kasvetli duran duvarlar, dipte birkaç basamakla çıkılan bir yükselti, önünde tutunmaya yarayan madeni bir boru… Bir de sağdaki beyaz, soğuk büyük beyaz projeksiy
  • İlk akla gelen soru, bir yapıtı öykü dilinden tiyatro diline aktarırken doğacak sorunlar bir yana, Kafka gibi olağanüstü düşlem, imgelem gücü olun bir yazarın söylemini, evrenini, tüm çelişkiler ve çıkmazlarıyla birlikte sahnede görselleştirmek sorun
  • Özellikle son yıllarda tiyatromuzun yaşamakta olduğu yerli oyun sıkıntısına, daha doğrusu nitelikli yerli oyun sorununa çözüm üretmeye çalışırken bulduğum ve ö

  • “Bir sanatı tanımlayan, kopyası çıkarılan nesnenin doğası değildir (oysa tüm gerçekçi anlayış ısrarla bu önyargıyı taşır), söz konusu nesneyi yeniden oluştururken insanın ona kattığıdır sanat. Teknik, her tür yaratının ta kendisidir.”
    Müşfik Kente
  • “Cadı kazanı bu. Gerçek bir cadı kazanı.
    Daha sonraları hep düşündüm.
    Ne kalıcı bir oyun bu Arthur’unki,
    Ve kalıcı olması ne acı.”

    İkinci Dünya Savaşı sonrası yıllarında A.B.D'nde Mc Carthy dönemi başlamış. İnsanların kafalarını karış
  • Geçtiğimiz yıl Kent Oyuncuları’ndan gördüğüm Martı oyunuyla dikkatimi çekti bu eğilim. Ardından Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı Mııtlu Son'u seyrettik İstanbul'da; aynı nokta daha çok düşündürmeye başladı beni. Derken bu yıl Ankara sahnelerinde oynana
  • Yazan: Mehmet Baydur/Yönetmen: Müşfik Kenter/Oyuncular: Haluk Kurtoğlu, Zekai Müftüoğlu, Sadrettin Kılıç, Ülkü Duru Danışoğlu, Şerif Sezer, Sevtap Toktay, M. Ali Kaptanlar.

    “Bir yere tıkıldık ve orada kaldık. Durmadan içiyoruz. Scott Fitzgeral
  • İnsan bedeniyle yeni dil
    Bu yılki Uluslararası Tiyatro Festivali’nde “Dava” oyunu dışında seyretme fırsatı bulduğum yabancı yapımlar (yerlileri kışa saklıyorum) tiyatro evreninde keyifli bir yolculuğa çıkarttı beni. Her oyun ayrı bir dünyayı yansı
  • Ekonomik ya da toplumsal, ne kadar engelle karşılaşırsa karşılaşsın sanat kendine - hızlı ya da yavaş - hep ilerleyecek bir yol buluyor, birçok darboğazdan geçse de sonunda fışkıracağı ortama ulaşıyor.
    Bu yıl 48. yılını tamamlayan Avignon Festival
  • İnsan Olmanın Yeniden Tanımı
    17. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivalinde yeni dil arayışı içinde olan çalışmalardan biri de Ruhr Üçlemesi'nin 2. bölümünü oluşturan Cinecittà Aperta" idi. Almanya'nın Ruhr bölgesinde iş alanlarının yaygın biçimde
  • **Geçen günlerde sona eren 10. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nde benzer duygular yaşadık. 1997-1998 kış döneminde izlenip programa alınmış olan oyunların dışında kalan, yani yabancı ya da tasarı olarak festivale sunulmuş gösterilere bakılac
  • Pek de kısa sürmeyen Paris gezimde gerek yönetmenlerini, gerekse yazarlarını titizlikle seçerek gittiğim her oyunda öyle düş kırıklığına uğradım ki, "Tiyatro bir duraklama döneminde mi, yoksa ben mi soğudum bu sanattan" diye düşünür oldum, Patrice Ch
  • Beş yıl aradan sonra Paris'i yeniden görmek demek, kendini bir kültür cümbüşünün ortasında oraya buraya koşuştururken bulmak demek. Hele tiyatroyla yakından ilgiliyseniz ve de mevsim başında orada bulunuyorsanız işiniz daha da zorlaşır. Bu kez yapaca
  • “Sanat yapıtı, sanatçının topluma bir yanıtıdır.”

    Nedense, Paris’te izlediğim iki oyun da bana hep, nerede okuduğumu unuttuğum bu tümceyi düşündürdü. İki yapıt, iki ayrı yorum, iki yanıt… Yazıya her oyunu Fransa’da ve giderek dünyada olay yara
  • Ayda ortalama 150 oyunun oynandığı Paris'e tiyatro görmeye gitmek maddi, manevi cüret işi! İyi yerler (böyle bir amaçla gittikten sonra insan ikinci balkonun ortasından oyun seyretmek istemiyor doğrusu) bizim paramızla 8000-10000 liradan başlıyor. Ha
  • "Benim kanımca, seyircisini çocukluk çağından yetiştirmeye başlamayan şehirler ileride tiyatrolarına seyirci bulamayacaklardır. Bugünün çocuğu, yarının genci, ilerinin aydın seyircisidir. Bugün İstanbul şehri, tiyatrolarına seyirci ve oyuncu buluyors
  • Eskiden Çocuk Tiyatrosunun gerekliliğinden söz ettiğinizde insanlar yapmacık, zorlama da olsa "Evet, çok doğru..." benzeri sözcüklerle sizi onaylarmış gibi görünmeye çalışırlardı. Şimdiyse, artık onaylama zahmetine bile katlanmıyorlar; alaycı bir gül
  • Bir kavramı, tümceyi ya da sözcüğü sık sık yinelerseniz, bir süre sonra o kavram, tümce ya da sözcük anlamını yitirir, yabancılaşma başlar. Türk Tiyatrosu’nun, doğduğundan bu yana bir türlü gelişemeyen, çünkü gerekli özen gözterilmeyen, çünkü sanatsa
  • Türkiye'de bunca yıldır tiyatro yazılır, tiyatro yapılır, tiyatro tartışılır da şu çocuk tiyatroları bir türlü gündeme gelip tüm boyutlarıyla irdelenmez, uygulamaya dönük çalışmalar yapılmaz. Ara sıra "Çocuk Tiyatroları" konulu seminerler düzenlenir
  • Uzay Çağını yaşayan, televizyon izleyen, bilgisayarlarla oynayan çocuklara tam anlamıyla “masal okuyan”, onlara elli yıl öncesinin anlayışıyla, estetiğiyle yaklaşan oyunlar bunlar.
    Şehir Tiyatrosu yapımı 'Pollyanna'nın (yöneten:Doğan Bavli) konusu
  • "Tiyatrosuna yardım etmeyen ve onu desteklemeyen bir ulus, henüz tükenmemişse bile, tükenmek üzeredir. Halkının dramını, tarihsel ve toplumsal yürek vuruşunu ve, ister kahkahayla ister gözyaşıyla olsun, onun ruhunun ve görünümünün gerçek rengini yaka
  • "Tiyatro metni bir çeşit neşter gibidir Kendi kendimizi açmamızı sağlar." Grotowski
    Yazının başlığına bakılarak 1985-1936 tiyatro mevsiminde İstanbul'da sahnelenecek olan ilk dönem oyunlarının tümünün ele alınacağı sanılmasın. Bu, hem yazının kaps
  • “Duygularını sahnede doğru dürüst aktarmak yetmez; oyuncu olmak da. Bir oyuncunun geniş bir düşünsel eğitimi olmalı. Hamlet'i oynamak için kültüriü olma zahmetine katlanmak gerek."
    A.Çehov

    Dramaturgi sözcüğü dilimize Almanca ve Fransızca'da
  • Semih Fırıncıoğlu'yla birlikte Adana Devlet Tiyatrosu'nda 1990 yılında düzenlediğimiz seminer/atölye çalışmasının ardından, Büchner'in "Danton'un Ölümü"nü çalışma önerisi beni çok heyecanlandırdı doğrusu. "Danton'un Ölümü"nün, çağdaşımız olarak gördü
  • Türkiye'de oldukça yoğun yaşanan kavram kargaşasına bir yenisi daha eklendi: Dramaturgi. Her tiyatrocuyum diyen dramaturgiden söz ediyor, dramaturgun görevlerini sıralıyor, ne olması gerektiğini bilgiççe açıklıyor, dramaturgları bol bol eleştiriyor.
  • Tiyatro cephesinde değişen bir şey yok.
    Dramaturgi ve dramaturg sorunları yine karşımızda capacanlı durmakta.
    Özel tiyatrolar böyle bir yaklaşıma zaten oldum olası uzak durmuşlardı, şimdi de öyleler. Bünyelerinde dramaturg kadrosu bulunduran, y
  • Sevgili hocam Adnan Benk'in anısına saygıyla

    Cumhuriyetin. 75. yılını kutlarken tiyatroyu düşünmek insanı, geçmiş yılların süzgecinden, bugünü yeniden soruşturmaya götürmekte ve -ister istemez- bir hesaplaşma içine sokmakta onu.
    Tiyatromuzu
  • 5. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nin 1993 Mayısı’nda çıkardığı katalogda yapıldı önce Öteki Tiyatro’nun genel tanımı: "Öteki Tiyatro, ödenekli ödeneksiz, kurumlaşmış her türlü tiyatronun dışında yer alan tiyatrodur." Ardından, yine aynı yaz
  • Çağdaş tiyatronun gelişim çizgisine baktığımızda seyirci olgusunun son derece belirleyici olduğunu saptarız. Gerçekten de, çağdaş tiyatroyu klasik tiyatrodan ayıran önemli noktalardan biri, seyirciye değişik açıdan bakmasıdır ki, bu da tiyatroda birt
  • Kültür ve sanat yaşamımızın acıklı konularından biri olan müze sorunu kendini özellikle tiyatro alanında duyuruyor. Üstelik İstanbul'da Yıldız Sarayı Müzesi'ne bağlı olarak Türk Sahne Sanatları Müzesi adlı bir kuruluş varken... Bu müzenin varlığı bu
  • Uzam sözcüğü, tiyatro dilinde sıkça kullanılmaya başlayan yeni bir sözcük, daha doğrusu bir kavram adı. Önceleri seyrek olarak kullanılıyordu, ne ki son zamanlarda dilden düşmez oldu ve olur olmaz tüketilmeye başlandı, üstelik "mekân" sözcüğünün yeri
  • Tiyatro yazım yarışmasına katılan 141 oyunda Türkiye’nin görünümü

    Kültür Bakanlığı’nın “Türk oyun yazarlığının desteklenmesi, Türk tiyatrosuna yeni yazarlar ve çağdaş oyunlar kazandırılması, Türk tiyatro repertuvarının zenginleştirilerek güçle
  • Haziran ayında gerçekleştirilen 4. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nin bir bölümü, “Bugünün gözüyle Shakespeare” başlığı altında üç yabancı topluluktan (Romen, Alman, Gürcü) seyrettiğimiz üç Shakespeare oyununa (Bir Yaz Gecesi Rüyası, Macbeth
  • Maddî ve manevî olarak ciddi bir kültür yıkımıyla karşı karşıya kaldığımız şu günlerde İstanbul’u 2010 yılına Avrupa Kültür Başkenti olarak hazırlayanların işi daha da güçleşmekte. Ne var ki,&nbs
  • Yapıtını düşünsel bir temele oturtmaya özen göstermiş bir yazara, sanatçıya yapılacak en büyük kötülük, sanırım onu simgeleştirmek olur. Hele bu kişinin belirgin özelliği "devinen bir gerçekliği gösteren diyalektik tiyatro" yapmak ise, kimi gerçeklik
  • Dünyanın dört bucağından gelen yüze yakın sanatçının aynı yerde, aynı zamanda, aynı amaç için çalışması heyecan yaratan bir olaydı. Uluslararası Tiyatro Enstitüsü'nün (ITI) 26 Mayıs - 2 Haziran tarihleri arasında İstanbul'da gerçekleştirilen 24. kong
  • Birikime dönüşememiş bilgi zaman ve uzam içinde unutulup gider, ya da yüzeysel, kısır ve kalıplaşmış bir biçimde olduğu yerde kalır; insana yarardan çok zarar getirir. Yaşamın her alanında gözlemlenen bu durum tiyatroda da gösterir kendini. Bir tiyat
  • Biz hâlâ İbiş’imizle geçineduralım, dünyada kukla olayı almış başını gidiyor. Televizyondan da izlediğimiz Muppet’lar elektronik aygıtlarla hazırlanıyor, Bread and Puppet'ın her oyunu olay oluyor, Çekoslovakya başı çekiyor derken şimdi de Macar kukla
  • Ölümünün 100. yıldönümü kutlanan Victor Hugo'nun ilginç ama ülkemizde fazla bilinmeyen bir olayı da 1837 yılında Fransız Tiyatrosu'nu  mahkemeye vermesidir. Neden, yazarın Mariorı de Lorme ve kısa adıyla Angelo  adlı oyunlarının tiyatro tar
  • Haldun Taner “Keşanlı Ali Destanı”nı 1962’de yazar. Metin-müzik ilişkisinde ödün vermeyen yazarın oyunu ancak 1964 yılında Gülriz Sururi-Engin Cezzar Topluluğu’nca sahnelenir ve büyük bir coşkuyla karşılanır. “Keşanlı Ali Destanı” aynı zamanda epik b
  • Bir süredir kötü bir oyun sahneleniyor kamuoyunun önünde. Daha ilk perdedeyiz, önoyunu seyrettik, arkası daha çarpıcı olacak gibi. Önce tiyatroyu edepsizlikle, ahlâksızlıkla suçlayan yazılar çıktı. Başı İskender Pala çekti. İstanbul Büyükşehir Beledi
  • Kim, nasıl, ne için tiyatro yaparsa yapsın hedef hep seyircidir. Sahneye çıkmasa, bir şey üretmiyor gözükse de seyirci, tiyatro gösterisinin anahtar kişisidir ve içinde yazar da olmak üzere, sahneyi oluşturan tüm yaratıcı ve uzmanların odak noktasıdı
  • Aslında son günlerde izlenen Kültür ve Turizm Bakanlığının girişimlerine bir bütünün parçaları olarak bakmakta yarar var. Aralık ayında Meclis'e getirileceği söylenen "Türkiye Sanat Kurumu" nun kuruluşuna ilişkin yasada ödenekli sanat kurumlarının ka
  • İbsen'in 1882'de yazığı "Bir Halk Düşmanı" adlı oyun bizim hiç de yabancısı olmadığımız bir sorunu işler. Norveç'te kaplıcasıyla ünlenmeye başlamış ve neredeyse tüm gelirini buna bağlamış bir kentte geçer olaylar ve büyük sermayenin yönetimindek
  • Sonunda doğrudan ve açık biçimde saldırıya uğrayan kültür ve sanat ortamımızın kirli havası içinde, traji-komik bir gerekçe silsilesi altında kalan Macbeth oyununun Kasım ayı DT programından kaldırılması olayı bana bundan sonraki olası tiyatro r
  • 'Bir dünyanın betimi bir bakışın betimidir' (Bilge Karasu)   
       
    Başlangıcından günümüze tiyatroda her şey bakma, bakış üstüne kurulur. Bakma ve Baktırma. Dilimize Fransızcadan geçen "tiyatro" sözcüğü de (théâtre) e
  • Geçen yıldan bu yana İstanbul'da izleyebildiğim oyunlar arasında yer alan beş oyun beni hem çok heyecanlandırdı hem de içimde umudun yeşermesine neden oldu. Bunlardan biri özgün bir tiyatro metninden yola çıkarken (Sen İstanbul'dan Daha Güzelsin
*
aile, a. fugard, antigone, ast, a. vitez, anlatı, bilsak tiyatro, bilsak tiyatro atölyesi, b. karasu, b. necatigil, birey, brecht, boulgakov, baskı, birey olma, bir halk düşmanı, beden, bakış, bakan, bakılan, baktırma, büchner, chéreau, cinsellik, claudel, çağdaş türk tiyatrosu, çağdaş tiyatro, çocuk/birey, çehov, çocuk oyunları, çocuk tiyatrosu, çağdaş sahne tasarımı, dil/beden, damıtılmış kırmızı, doğu-batı uygarlığı, dil/düşünce, düş/gerçek, dil ve düşünce, dram, danton'un ölümü, doksanüç, dil, dramaturgi, dramaturg, dostoyevski, dekor, dil arayışı, ellen stewart, eylem/özgürlük,