Makale : Oyun Eleştirisi : İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivalleri: 17. Uluslararası Tiyatro Festivalinin Ardından (2)
17. Uluslararası Tiyatro Festivalinin Ardından (2)
İnsan Olmanın Yeniden Tanımı
17. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivalinde yeni dil arayışı içinde olan çalışmalardan biri de Ruhr Üçlemesi'nin 2. bölümünü oluşturan Cinecittà Aperta" idi. Almanya'nın Ruhr bölgesinde iş alanlarının yaygın biçimde yok olmasının neden olduğu soru ve sorunlara dikkati çekmeyi amaçlar oyun. Yapım olarak pek çekici olmasa da tiyatro sahnesine yeni uzamlar kazandırma girişimi bakımından ilginç bir deneyimdi. Yönetmen iç uzam ile dış uzam arasında organik bir bağ kurmaya yeltenir, İç'i Dış'a, Dış'ı da İç'e taşımaya kalkışır. Bunun için hem sahnede gördüğümüz oyuncuların rol aldığı ve çeşitli yerlerde videoya çekilmiş olan filmler gösterilir, hem de oyun sırasında tiyatro binasının önünde geçen sahnelerin çekimleri kullanılır.  Hep birlikte sahneden çıkan ekip Haldun Taner Sahnesinin bulunduğu caddede sürdürür oyunu. Bu arada, her iki seyirci kesimi de olup biteni anlamaya çalışmaktadır: Sokaktaki şaşkın bakışlarla önünde devinen kişileri izlerken salondaki ise, yansıtılan video filmden sokağı seyreder. Ancak tiyatro uzamını bu çoğullaştırma edimi , seyirciyi zaman içinde bir yolculuğa çıkartmaz: şimdiki zamanda kalır sahne, yer değiştiren yalnızca oyunculardır, onlar bizi alıp götürürler.

Gerçek bir olaydan
John Malkovich'in büyük bir ustalıkla başı çektiği Şeytanî Komedya: Bir Seri Katilin İtirafları opera ile tiyatroyu buluşturmayı dener. Barok orkestra, iki soprano ve bir oyuncu için yazılmış oyun gerçek bir olaydan yola çıkar ve seyirciyi hem hüküm giymiş bir katil hem de tutkulu bir şair, yazar, gazeteci olan, çeşitli rehabilitasyon merkezlerinde kaldıktan sonra on bir fahişeyi öldüren, tutuklanan ve intihar eden Jack Unterweger'in hikâyesini anlatır.
Bir monologdan oluşur metin; yeni çıkan romanının ilk okumasını yapmak üzere sahnede bulunan Jack'in itiraflarına tanık olur seyirci ve onların ardında yatan toplumsal düzenin kandırıcı başarısına. Kahramanın hayatından geçen kadınları iki soprano canlandırır. Yer yer monoloğun arasına giren kadınlar şan sololarıyla kendilerini ifade eder.  Müzik, kimi zaman oyuncuya eşlik eder, kimi zaman da seri katilin dile getiremediği duyguları iletir seyirciye ve arka planda yatanın trajik boyutunu ortaya çıkarır.

Bir başyapıt
Festivalin son yabancı gösterisi olan Damıtılmış Kırmızı kanımca bir başyapıttı.  Çok yetenekli bir Avrupalı oyuncu (Dirk Roofthooft) ile bir yönetmen ( Guy Cassiers), Hollanda edebiyatında önemli yer tutan bir yazardan yapılan başarılı bir uyarlama ve son derece yerinde bir sahne tasarımı. Oyunun bir ilginç yanı da, Butoh dansıyla ortak ama ters yönde bir ilişkinin bulunması: Konu yine II. Dünya Savaşı ve Japonya ile bağlantılıdır ancak burada Japonya ezilen/bombalanan değil, ezen/işkence yapan konumdadır. Damıtılmış Kırmızı hem ölmüş bir annenin ardından yakılan ağıttır, hem de Japonya tutsak kampına dair anıları kapsar. Monologdan oluşan yapımda oyuncu, kendi kendinle konuşurmuşcasına, seyirciyle ilişkiyi hiç koparmadan, ona soluk bile aldırmadan canlandırdığı huzursuz karakteri tüm incelikleriyle aktardı, katılaşmanın tüm aşamalarını gösterdi, ne denli nasırlaşsa da insanın ta içinde, ruhunun diplerinde yatan o küçük çocuğu bastırılmaya çalışılan tüm duyarlığıyla gözler önüne serdi. Etkileyici sahne tasarımıyla birlikte ses-ışık yerleştirmeleriyle de desteklendi monolog. Ve hiçbir öğe ötekinin önüne geçmedi, teknoloji göz boyamadı; sahnedeki her şey oyuna hizmet ediyordu.
Bu yılki Festivalde bir tek yeni biçim arayışlarına tanık olmadım. İnsan olmanın tanımının yeniden yapıldığını, insan acısının özüne  başka açıdan bakıldığını da gözlemledim. Ezici bir karamsarlık, güzellik, derin duyarlılık vardı oyunlarda.
Tiyatro evrenindaki yolculuğum beni zenginleştirdi, yeni ufuklar açtı önüme; daha da önemlisi, her sahici yolculuğun yaptığı gibi, kendi kapımın önüne çıkmamı sağladı.
Bitti
  • YAYIN ADI:
    Cumhuriyet Gazetesi
  • YAYIN TARİHİ :
    30 Haziran 1998
*
*
aile, a. fugard, antigone, ast, a. vitez, anlatı, bilsak tiyatro, bilsak tiyatro atölyesi, b. karasu, b. necatigil, birey, brecht, boulgakov, baskı, birey olma, bir halk düşmanı, beden, bakış, bakan, bakılan, baktırma, büchner, chéreau, cinsellik, claudel, çağdaş türk tiyatrosu, çağdaş tiyatro, çocuk/birey, çehov, çocuk oyunları, çocuk tiyatrosu, çağdaş sahne tasarımı, dil/beden, damıtılmış kırmızı, doğu-batı uygarlığı, dil/düşünce, düş/gerçek, dil ve düşünce, dram, danton'un ölümü, doksanüç, dil, dramaturgi, dramaturg, dostoyevski, dekor, dil arayışı, ellen stewart, eylem/özgürlük,