Makale : İnceleme : Oyun Metni: Suç ve Ceza
Suç ve Ceza
Dostoyevski'nin ünlü romanı Suç ve Ceza'yı bu kez bir tiyatro uygulaması olarak okuduğunda insan ister istemez -her uyarlamada olduğu gibi- kaynak metinle bir karşılaştırmaya gidiyor. Ve uyarlanan yapıtla ilk tanışma, daha çok iki türün savaşımı (Kaynak metin/Uyarlanan metin) biçiminde gösteriyor kendini. Böyle durumlarda okuma uğraşı daha da yoğunlaşıyor, okuyan olağandan büyük bir çaba göstermek zorunda kalıyor; her şeyden önce okuduğu her iki türün yapılarını, dillerini doğru ve iyi kavraması gerekiyor ki bu onun yanlış beklentiler içinde yitmesini engelleyecek, söz konusu metne sağlıklı yaklaşabilmesini olası kılacaktır. Böyle bir durum için sanırım asal koşul, ne okuduğunun bilincinde olmak ve tutuculuktan kesinlikle kaçınmaktır.
Ünlü Fransız tiyatrocusu Gaston Baty'nin (1885-1952) Dostoyevski'den tiyatroya uyarladığı Suç ve Ceza'yı okurken romanı düşünmemek doğal olarak, oldukça güç. Aynı bağlamda romanda duyulan o felsefi doyumu, insanın özünde var olan o çelişkileri, çatışmaları oyunda aramak, tiyatro diliyle roman dilini karıştırmak olur ki, bu da okuru çıkmaza sokar. Gaston Baty, Suç ve Ceza'yi tiyatroya uyarlarken romanın kurgusunu fazla değiştirmeden, bölümlerin diyaloglar biçiminde özetine gider. Özellikle Raskolnikov'un iç gerilimi gerek söylemlerle, gerekse kişiler arasındaki ilişkiler ve tutumlarla dışa vurulur. Örneğin, Raskolnikov'un giderek çoğalan suçluluk duygusu, iki monologu dışında, çevresindekilere karşı artan hırçınlığı, tutarsızlığı, davranış bozukluklarıyla açığa çıkar. Romanda Raskolnikov Marmeladov'la tanıştıktan sonra cinayeti işler, Sonya'ya yardım eder. Oyunda, önce yaşlı kadım öldürür, sonra Marmeladov' la tanışır ve Sonya'ya para verir. Diğer önemli bir değişiklik de oyunda Sibirya bölümünün bulunmayışı. Yapıt Raskolnikov'un suçunu itiraf edişiyle biter. Sibirya'ya sürüleceği, Sonya'nın da peşinden gideceği önceki konuşmalardan sezdirilir okuyucu/seyirciye. Öldürme eyleminin izlenemediği oyunda Raskolnikov'un sanrıları, cinayetten sonra izlenmesi, mücevherleri sakladığı yere sık sık gidip gelmeleri kullanılmıyor. Yine romana göre, en çok yer tutan bölüm söz konusu kişinin ailesiyle karşılaşması, en kısa işlenmiş olansa Marmeladov'la tanıştığı meyhane bölümüdür.
Üç bölüm yirmi tablodan oluşan yapıtta tiyatrosal bir kaygıyla yapılan bu düzenleme romandaki gerilimi olduğu gibi oyuna aktarabilmekte başarılı. Oyunun Raskolnikov'un makalesi üstüne Porfir ve yeğeni Razumikin arasındaki tartışmayla başlaması, bu tabloyu cinayet sahnesinin izlemesi, gerilimi doruğuna çıkarır. Raskolnikov'un gerek kendi kendisiyle, gerekse çevresiyle olan çelişkilerinin, çatışkılarının altını çizer. Bir öldürme eylemi vardır ortada, ama olaylar geliştikçe nedensellik giderek karmaşıklaşır. Bu belirsizlik Raskolnikov'un diğer kişilerle olan ilişkileriyle yansıtılır. Sorgu yargıcı Porfir, diğerlerine göre kendini zeki bulan, dolayısıyla herkesten üstün sayan bir kişinin cinayeti işlediğine inanır. Bunları söylerken Raskolnikov'un üstün insanı savunan makalesinden yola çıkar. Üstün insanı savunan yani, “ileri sürülecek büyük bir fikri, yerine getirilecek büyük bir görevi bulunan olağanüstü insanın önüne çıkan engelleri kaldırmaya, hatta kan bile dökmeye hakkı olduğunu” öne süren Raskolnikov da öldürme nedenini kesin olarak bilmez. Sonya’ya yaşlı kadını para için değil insanlık adına öldürdüğünü söyler...Aslında yalnızca "bir biti ezmiştir, gereksiz zavallı bir varlığı yok etmiştir." Oysa yapıtın sonunda, bütün oyun kişilerinin önünde, "Alyona İvanovna'yı parası için baltayla ben öldürdüm" der. Oyunda giderek gerginleşen durumlar daha çok sözsel düzlemde ele alınmıştır. Özellikle Porfir-Raskolnikov sahneleri asal temalardan olan üstün insan ve suçluluk kavramlarını işlerken diyaloglar bir ping pong maçının ritmindedir. Oyunda sürekli olarak hissedilen ve yer yer kendini somut olarak gösteren bir tema da "acıdır". Daha ilk tabloda Porfir'in ağzından, Slavcı bir bakış açısıyla, Rus karakteri anlatılırken sorgu yargıcı, "acı çekme isteğine" değinir. "Acı çekmek isteyen, acıyı kendi eliyle arayan bu ruhlarda, aynı zamanda garip bir güç saygısı, vardır" diyerek Raskolnikov'un üstün insan konulu makalesine geçer. "Acıyla eriyip bittiğini gözlerinden okuduğu" için Marmeladov'u Raskolnikov'a dost kılan da, Sonya-Raskolnikov ilişkisini besleyen de hep çekilen acılardır.
Gaslon Baty Suç ve Ceza'yı oyunlaştırırken Dostoyevski'nin belirgin özelliklerini, onun Slavcı, gizemci yanını, kişilerin karakterlerini, suç ve ceza kavramlarına yaklaşımını çarpıtmadan aktarabilmeyi başarmış. Romanın kurgusuna bağlı kalma kaygısından olacak, yapıtta bazı çok kısa sahneler var ki (Sokak kadınları, Payla, ve Alyona'nın evine yeniden gidiş) usta bir sahne düzenlemesine gidilmezse oyunun bütününde kopukluk yaratabilir. Günümüzde tiyatro sorunlarından birinin de metin yoksunluğu olduğu bir gerçek. Suç ve Ceza oyunu, çok başarılı tiyatrosal ögeler içermemekle birlikte metin bakımından iyi bir oyunculuk ve sahne çalışmasına açık bir yapıt. Sağlıklı bir dramaturji çalışması oyunu ilginç kılacağı gibi, geçerliliklerini yitirmek üzere olan kimi duygu ve düşünceleri uyandırması bakımından son derece yararlı olur.

  • OYUN ADI:
    Suç ve Ceza
  • YAZAR:
    Dostoyevski
  • UYARLAYAN:
    Gaston Baty
  • YAYIN ADI:
    Günümüzde Kitaplar
  • YAYIN TARİHİ :
    Haziran 1985
*
*
aile, a. fugard, antigone, ast, a. vitez, anlatı, bilsak tiyatro, bilsak tiyatro atölyesi, b. karasu, b. necatigil, birey, brecht, boulgakov, baskı, birey olma, bir halk düşmanı, beden, bakış, bakan, bakılan, baktırma, büchner, chéreau, cinsellik, claudel, çağdaş türk tiyatrosu, çağdaş tiyatro, çocuk/birey, çehov, çocuk oyunları, çocuk tiyatrosu, çağdaş sahne tasarımı, dil/beden, damıtılmış kırmızı, doğu-batı uygarlığı, dil/düşünce, düş/gerçek, dil ve düşünce, dram, danton'un ölümü, doksanüç, dil, dramaturgi, dramaturg, dostoyevski, dekor, dil arayışı, ellen stewart, eylem/özgürlük,