Makale : Oyun Eleştirisi : Sahnelerimizden: Titiz Bir Çalışma: Gitmeden Önce
Titiz Bir Çalışma: Gitmeden Önce
Küçük bir odada yaşayan otuz yaşlarında Clare adlı bir kadın, onun çağrısı üzerine ziyaretine gelen, enerji dolu Ralph, yirmi yaşlarında erkek kardeş ve bir "Fast food" yerinde çalışan, diskotekte gönüllü şarkıcılık yapan durgun genç kız, Nicola. Ve bu üç kişiyi buluşturan gri bir kent: İnsanlar içlerini dökebilsinler diye özel olarak ayrılmış duvarlar, sürekli olarak çalan alarm ve siren sesleri, boş, sefil sokaklar... Her üçü de kendilerini yutan, hiçleştiren bir coğrafyada nafile bir var olma savaşımı içindedirler. Onlara yaşamlarını sürdürmek için verilmiş olan uzamlar ya kasvetli kutulardır ya da sokaklar. Clare'in oda olarak adlandırılan yeri aslında boş, ahşap bir kutu, bir "hücre" gibidir. "Dışarıdan" gelen kesintisiz, sağır edici, sinir bozucu seslerle doludur, her yanı böcekler kaplamıştır. Genç kadın burada hep bir şeylere çarpıp kendini yaralamakta ve "oda yaraları" olarak betimlediği çürüklerini böyle bir yerde yaşamanın bedeli olarak değerlendirmektedir. Kardeşi ve Nicola'yla birlikte "kendilerini eğlendirmek zorunda olduklarından" gittikleri diskotekse, "dünyada var olabilecek en küçük ve en sıkışık ve en pis odadır". Kapkaranlık, Cehennem gibi. Soluk bile alınamıyordur bu dans etmek için gelinip de dans edilemeyen yerde.
Kentin bir yerlere tıktığı ya da çöplüğüne attığı işe yaramaz birer nesnedir bu kişiler. Genç yaşlarına karşın dirençleri kırılmış, yaşlı, yenik ve bıkkındırlar. Her anlamda tek başlarına kalmışlardır. Birtakım sığınaklar bulsalar da kendilerine, sonunda toplum onları itmeyi sürdürecektir: İki kardeşin ensest ilişkiye girmesi, Nicola'nın boş bulduğu yerlerde "kimi zaman" çığlık atması umarsız çıkışlardan öteye gidemez. Her üçü de içlerinde birer saatli bomba taşırlar sanki, her an patlamaya hazır. Aralarında en dingin görünen Clare'in göreceli olarak kendini denetlemesi dışında, Ralph'in yerli yersiz çıkışları, duvarları yumruklaması, sakin, ifadesiz Nicola'nın bastırılmış bütün duygularını diskotekte söylediği şarkıda boşaltması küçük patlama anlarıdır. Tek çıkar yol ölümdür ama o da becerilemez. Enerjisini nereye harcayacağını bilemeyen Ralph, içinde bomba olduğundan kuşkulandığı arabaya iyice yaslanmışsa da patlama gerçekleşmemiştir. Ya da ablasıyla birlikte bir hafta müthiş bir çılgınlık yaşadıktan sonra filmlerdeki gibi, kendilerini izleyen polis tarafından öldürülmeyi düşler. Ama yine de "hiçbir şey olmuyor, hiçbir şey değişmiyordur!"
Rus asıllı İngiliz yazar-yönetmen Stephen Poliakoff'un yazdığı "Gitmeden Önce" oyunu kentte yaşayan bireyin tıkanıklığının, tek başınalığın tragedyasıdır. Bilsak Tiyatro Atölyesi, oyunu hazırlarken yine titiz bir dramatürji çalışması yapmış. Oyun kişilerini içsel sarsıntıları, tedirginlikleri, her an patlayabilecek iç dinamizmleriyle işlemeyi yeğlemiş ve oyunun ritmini bunların üstüne kurmuş. Seçtikleri uzam (Twenty diskotek) kullandıkları tek tük aksesuar, giysiler vb. metinle, sahnelemeyle, oyunculukla öyle bir bütünlük kazanır ki, seyredilen hem gerçekçi olur hem de tiyatrosal. Bilsak Tiyatro Atölyesi, ustalıkla kullandığı tiyatro dili aracılığıyla, ele aldığı konuları, doğalcılığa düşmeden, kendi tiyatro gerçekliği içinde aktarıyor seyirciye. Emre Baykal, Nihal G. Koldaş, Ceysu Koçak'tan oluşan sanatçılar üstlendikleri rolleri, hiçbir şemacılığa ve abartıya kaçmadan tüm bedenleriyle, ruhlarıyla, beyinleriyle oynuyorlar. Sahnede bulunan her şey, aksesuardan ışık ve ses kullanımına, sözcüklerden oyuncunun en küçük hareketine dek, bilinçle seçilmiştir ve "oyun" için oradadır. Öyle ki, Bilsak Tiyatro Atölyesi tiyatroyu, bir amaç değil de, bir araç olarak görmektedir sanki. Sanki tiyatro sanatına hizmet etmek için değil de ondan yararlanmak için oynamaktadır... Onlara göre tiyatro, sahnenin dar alanına sıkıştırılmış sımsıkı kapalı bir kutuda bir şeyleri canlandırmak değil de, bir hesaplaşma; giderek bir "eylem", bir tepki olmaya yönelik daha yaşamsal bir etkinlik gibi geliyor bana…
Sonuç olarak Bilsak Tiyatro Atölyesi, tiyatronun çoksesliliği içinde kendi kendini arayışının bir yolunu gösteriyor bizlere. Bunu da sanatsal inançlarından ödün vermeden gerçekleştiriyor. Çoğunluğun kitle iletişim araçlarının tutsağına dönüştüğü bir ortamda, estetik ve entelektüel düzeyini düşürmeden tiyatro yapmak gerçekten kahramanlık işi. Ve de, ne yazık ki, sanat yaşamımızın kahramanlara gereksinmesi var.


  • OYUN ADI:
    Gitmeden Önce
  • TOPLULUK ADI:
    Bilsak Tiyatro Atölyesi
  • YAZAR:
    Stephen Poliakoff
  • ÇEVİRMEN:
    Nihal Geyran Koldaş, Emre Baykal
  • YAYIN ADI:
    Milliyet Sanat Dergisi
  • YAYIN TARİHİ :
    15 Şubat 1993
*
*
aile, a. fugard, antigone, ast, a. vitez, anlatı, bilsak tiyatro, bilsak tiyatro atölyesi, b. karasu, b. necatigil, birey, brecht, boulgakov, baskı, birey olma, bir halk düşmanı, beden, bakış, bakan, bakılan, baktırma, büchner, chéreau, cinsellik, claudel, çağdaş türk tiyatrosu, çağdaş tiyatro, çocuk/birey, çehov, çocuk oyunları, çocuk tiyatrosu, çağdaş sahne tasarımı, dil/beden, damıtılmış kırmızı, doğu-batı uygarlığı, dil/düşünce, düş/gerçek, dil ve düşünce, dram, danton'un ölümü, doksanüç, dil, dramaturgi, dramaturg, dostoyevski, dekor, dil arayışı, ellen stewart, eylem/özgürlük,