Değişim
İlk akla gelen soru, bir yapıtı öykü dilinden tiyatro diline aktarırken doğacak sorunlar bir yana, Kafka gibi olağanüstü düşlem, imgelem gücü olun bir yazarın söylemini, evrenini, tüm çelişkiler ve çıkmazlarıyla birlikte sahnede görselleştirmek sorunu. İkinci soru - ki en azından birincisi kadar önemli- bu yükün altından Taner Barlas oyuncularının kalkıp kalkamayacağı.
Önce şunu belirtmek gerek: Steven Berkoff da Ahmet Levendoğlu da sorunların ayrımında olarak girişmişler cüretli çalışmalarına. Berkoff çözümü “oyunu olabildiğince biçimci bir yaklaşımla uyarlama ve yönetme” yolunu seçmekte bulmuş. Ahmet Levendoğlu da aynı yolu benimsemiş olacak ki özgün metne biçim ve içerik açısından genelde sadık kalmış. Ayrıca Levendoğlu başka bir riski de göze aldığının bilincinde: “oyunu tiyatrolarımızda genel olarak geçerli olan oyun üretme biçimi anlayışına uygunluk göstermiyor. Kafka’nın olağanüstü düşlemi, alışılmış tiyatro kalıplarını taşıyor; çözümlemede , görüntülemede zorlu sorunlar getiriyor.”
İki bölümden oluşan oyunda sahne iki ayrı uzama bölünür. Böcekleşen Gregor’un odası ve ötekilerin alanı olan ev. Uzamlar yer yer birbirleriyle kesişirler, aralarında karşılıklı ilişki oluşur ama genellikle Gregor ve diğerleri birbirlerini görmezler, yalnızca seyirci görür onları.  Gregor’un odası ailenin bulunduğu yere göre daha yüksekte bulunur ve madeni çubuklardan yapılmış bir kafesi andırır. Çubuklar aynı zamanda giderek böcekleşen Gregor’un sürünerek tavana tırmanmasına, tavandan sarkmasına yardımcı olur. Ailenin, hizmetçilerin, kiracıların uzamı evin çeşitli odalarını kapsar. Burası Gregor’a yasaktır. Böcek-insan ne zaman ailesinin alanına girmeye kalksa büyük bir tepkiyle karşılaşır ve kendi kafesine dönmek zorunda kalır. Evdeki nesneler en aza indirgenmiştir. Üç tabure, akseuar olarak kullanılan bir sopayla üniforma ceketi. Oyunda geriye kalan her şey mimle verilir, olaylar sessel ve görsel olarak aktarılır seyirciye. Örneğin, ailenin sevinci, kederi, korkusu, takınılan birtakım pozlar, dondurulmuş durumlar (fotoğraf çektirircesine) aracılığıyla verilir. “Yüzler maskeleşir”, devinimler kırıklaşır, “canlı kuklalara” dönüşürler, kendi küçük çıkarları dışında hiçbir şey düşünemeyen birer insan taklidi olurlar. Oysa giderek “yaratık” gözüyle bakılan Gregor’un, bedeninin hızla böcekleşmesine karşın halen düşünebilmekte eve bu yetisini yitirmemek için ölesiye bir savaşım vermektedir. Kafesinden olup biteni gözler, konuşulanları dinler, kendini anlatmaya çalışır, tepki gösterir vb.
Kişilerin hem anlatıcı hem de oyuncu oldukları oyunda sık sık geriye dönüşlere başvurulur. Zaman değişimleriyle çoğunlukla kişilerin durumlarındaki değişimlerle verilir. Kiracılar gibi aile de bir koro gibi çalışılmıştır. Her iki öbeğin kişileri birlikte düşünüp kara verirler, devinimleri de hep aynı çizgidedir. Bu durum Gregor’un tek başınalığını bir kez daha vurgular. Gregor birlikte yaşadığı insanların, saplantısal bir biçimde sarıldıkları tutumlarının, özlemlerinin –küçük burjuva düşlerinin- tutsağı olmuştur. Aslında onu böcekleşmeye götüren, yöneten ve yönlendirenlerin oluşturduğu böcek-toplumun ta kendisidir. Sahnede ailenin yer yer böceğin devinimlerini yansıtması bir başka deyişle, kendi devinimlerini Gregor’unkilerle özdeşleştirmesi, bu gerçeğin imgesinin tiyatroda başarılı bir biçimde görselleştirilmesidir.
"Değişim"in tiyatroya uyarlanması doğal olarak yapıttan oldukça uzaklaşılmasına neden olmuş. Gerçekdışıyla gerçeğin, olağanüstüyle olağanın iç içe bulunduğu Kafka evrenini tüm çıkmazlarıyla sahnede yansıtabilmek zaten olanaksız gibi bir şey. Steven Berkoff’un başvurduğu imgelerle beslenen biçimci yol da yazarı ancak genel ve kaba çizgileriyle verebiliyor. Burada Taner Barlas’ın dışındaki oyuncuların amatörlüklerini unutmamak gerek. Yapıt üzerinde uzun süre çalıştıkları hemen belli olan oyuncular, tüm çabalara karşın ne yazık ki rollerinin üstesinden gelememişler. Öte yandan, koreografik tepkiler, tutumlar, donuk devinimlerle verilmeye çalışılan durumların uzantısı olarak yüzlerin, seslerin de aynı biçimde kullanılması gerekirdi. Oysa bunlar daha çok doğalcı kalıyor ve oyunu zayıflatıyor. Aynı bağlamda ışık ve ses etmenleri de daha bilinçli, ağırlıklı olarak değerlendirilebilirdi. O zaman çeşitli öğeler arasında bir bütünlük sağlanır, oyun da daha çarpıcı, etkileyici olurdu.
Her şey bir yana, Taner Barlas Mim Tiyatrosu'nun girişimi kutlanması ve desteklenmesi gereken bir eylemdir. Tiyatrolarımızın genel görünümünün pek parlak olmadığı şu günlerde maddi ve manevi tüm güçlükleri göze alarak, genç ve gönüllü  insanlarla, ciddi ve disiplinli bir çalışmaya koyulmak bile kendi içinde büyük bir başarıdır, tiyatro adına umut vericidir. Bu atılım, topluluğun gelecekteki etkinliklerine bir cesaret kaynağı oluşturması, ve yapılacak çalışmalarda her zaman bir öncekini aşarak daha güzele, daha doğruya gitmesi bakımından önemli bir adımdır. Taner Barlas Mim Tiyatrosu'nun çalışmalarını, tüm engelleri aşarak sürdürebileceğini umuyoruz.


  • OYUN ADI:
    Değişim
  • TOPLULUK ADI:
    Taner Barlas Mim Tiyatrosu
  • YAZAR:
    Kafka
  • UYARLAYAN:
    Steven Berkoff
  • YAYIN ADI:
    Gösteri Dergisi
  • YAYIN TARİHİ :
    Mart 1987
*
*
aile, a. fugard, antigone, ast, a. vitez, anlatı, bilsak tiyatro, bilsak tiyatro atölyesi, b. karasu, b. necatigil, birey, brecht, boulgakov, baskı, birey olma, bir halk düşmanı, beden, bakış, bakan, bakılan, baktırma, büchner, chéreau, cinsellik, claudel, çağdaş türk tiyatrosu, çağdaş tiyatro, çocuk/birey, çehov, çocuk oyunları, çocuk tiyatrosu, çağdaş sahne tasarımı, dil/beden, damıtılmış kırmızı, doğu-batı uygarlığı, dil/düşünce, düş/gerçek, dil ve düşünce, dram, danton'un ölümü, doksanüç, dil, dramaturgi, dramaturg, dostoyevski, dekor, dil arayışı, ellen stewart, eylem/özgürlük,