Makale : Tiyatro Üstüne : Türkiye'de Tiyatro Sorunları: Baskı ve Psikiyatri Genç Yazarların Gözde Konusu
Baskı ve Psikiyatri Genç Yazarların Gözde Konusu
Tiyatro yazım yarışmasına katılan 141 oyunda Türkiye’nin görünümü

Kültür Bakanlığı’nın “Türk oyun yazarlığının desteklenmesi, Türk tiyatrosuna yeni yazarlar ve çağdaş oyunlar kazandırılması, Türk tiyatro repertuvarının zenginleştirilerek güçlendirilmesi” amacıyla açtığı tiyatro yazım yarışması, uzun bir gecikmeyle de olsa, sonuçlandı.
Yönetmelik gereği elenenleri bir yana bırakırsak, yarışmaya 141 oyu katıldı, yani 141 yazar. Başvuru yapan çalışmalar arasından “ilk on başarılı oyunu” değerlendirmesi istenen seçici kurul, uzun tartışmalardan sonra “oy çokluğuna” dayanarak kazananları açıkladı.
Çeşitli tiyatro örgütlerinin, kurumlarının ve Bakanlığın temsilcilerinden oluşan Seçici Kurul’da ben de TEB (Tiyatro Eleştirmenleri Birliği) adına yer aldım. Ve okuduğum 141 oyunda en çok ilgimi çeken, ele alınan konu ya da temaların Türkiye’nin sosyo-politik görünümü ve onun kişilere yansıması bakımından dikkate değer ipuçları vermesiydi.

Birey ve Arayış
Her şeyden önce şunu belirtmek gerek: Oyunların büyük çoğunluğunda (dörtte üçünde) bireyin kendini arayışına, var olma uğraşına ya da patlamasına tanık olunmaktadır. Bunları “Bireysel çıkışlar” adı altında kümeledikten sonra ortaya şöyle bir tablo çıkıyor.
1.Toplumsal baskıya karşı savaşım.
a)Geleneksel aile düzeni, ahlak, evlilik kurumu, çağdaşlık sorunları..
b)Çarpık düzen. (Toplumun oturmamış siyasal düzeninin hiçleştirdiği, sıkıştırdığı, çarpıklaştırdığı kişiler; bunların ilişkileri, toplum içindeki konumları…
c)Darbe oyunları (tümü 12 Eylül)
d)Göçmen sorunları, Ortadirek’in çıkmazları,
e)Köylerde yaşanan çağdaşlık sorunları (en azı)
2.Psikiyatriyle ilgili oyunlar
Bunlar ya bir psikiyatri kliniğinde geçer ya da akıl hastanesinde. Bir de yine bu kümeye giren “kendi kendiyle hesaplaşma” oyunları vardır.
Bir psikiyatri merkezinde oluşan oyunların tümü doktorla hastası arasında geçer, yalnızca birinde yazar, böyle bir merkezle yetinemez, “Deliler Tepesi”nde kurar oyununu. Bilen’in dövüldüğü, kitapların yakıldığı, mantıklı olan herkesin delirdiğinde atıldığı bir tepe.
“Kendi kendiyle hesaplaşma” oyunlarının çoğunda da psikiyatrik yönteme başvurulmuştur; kişiler özben’leri aracılığıyla birtakım alegorik varlıklarla konuşurlar, takınılan maskeler çıkarılmaya çalışılır, sahneye ruh gelir vb. Aynı kümeye girebilecek bir başka kesit de, Yaratıcı’nın yaratma sürecinde , esiniyle veya nesnesiyle çatışması.
Bunlar da aralarında ikiye ayrılırlar.
a)Tiyatroda geçen oyunlar. (Çoğunlukla oyuncu ile rolü arasındadır.)
b)Yazarın yazma serüveni sürecinde yaşadıkları.

İfade Yolunun Önemi
Tarihle ilgili çalışmalar da dikkate değerdi. Bir kesit mitologyadan yararlanmıştı ve -biri dışında- aynı olaydan yola çıkmıştı: Truva Savaşı. Öteki kesit ise oyunu birtakım "kahramanların kahramanlıkları" üstüne kurmayı yeğlemişti.
Kültür Bakanlığınca düzenlenen yarışma kapsamında incelenen 141 oyun, toplumsal psikoloji açısından ilginç göstergeler sunmasına sundu da, bunların asil amaca katkıları, doğrusu kuşku götürür. Yine aynı sorunla karşı karşıya kalındı; tiyatro anlatımı. İşlenen konular ne denli ilginç olursa olsun toplumsal duyarlığımızı ne denli yakalarsa yakalasın, bunlar tiyatro diliyle, bir başka deyişle, tiyatrosal anlatım yollarıyla yazılmadıkları sürece sahnede hayat bulabilme şansları çok az. Yazarlarımız; tiyatro metninin, kitap sayfaları arasında kalacak bir çalışma olarak değil, sahnede kurulması gereken bir dünyayı oluşturabilecek yapıda olması gerektiğini düşünmeliler. Aksi takdirde yazdıkları, "ölü' konuşmalardan kımıltısız ilişkilerden öteye gidemeyecektir. Bunların sahnelenmesi de resimlendirilmiş hareketler olarak kalmaya mahkûmdur. Kendini, savını daha ilk okunuşla göstermeyen, getirdiği soruların yanıtını daha baştan vermeyen, okunduğu anda bitmeyen oyunlar, yazılabilmeli artık. Kendini yeniden biçimlendirme arayışına girmiş olan insanımız, seçtiği ifade yolunu da biçimlendirmeyi düşünmek zorundadır.
  • YAYIN ADI:
    Aydınlık Dergisi
  • YAYIN TARİHİ :
    28 Haziran 1993
*
*
aile, a. fugard, antigone, ast, a. vitez, anlatı, bilsak tiyatro, bilsak tiyatro atölyesi, b. karasu, b. necatigil, birey, brecht, boulgakov, baskı, birey olma, bir halk düşmanı, beden, bakış, bakan, bakılan, baktırma, büchner, chéreau, cinsellik, claudel, çağdaş türk tiyatrosu, çağdaş tiyatro, çocuk/birey, çehov, çocuk oyunları, çocuk tiyatrosu, çağdaş sahne tasarımı, dil/beden, damıtılmış kırmızı, doğu-batı uygarlığı, dil/düşünce, düş/gerçek, dil ve düşünce, dram, danton'un ölümü, doksanüç, dil, dramaturgi, dramaturg, dostoyevski, dekor, dil arayışı, ellen stewart, eylem/özgürlük,