Güngör Dilmen'in “Deli Dumrul” ve “Akad'ın Yayı” oyunlarının bence en önemli yanları, yıllardır tartışması süren ve günümüzde de henüz çözümlenmemiş olan, geleneksel sanatlardan yararlanma, onları çağdaşlaştırma, evrensel boyutlar kazandırma sorunlar
Peter Handke dünya yazınının genç ve ilginç adlarından biri. Avusturya'lı yazar, ilk kez l968'de sahnelenen Kaspar adlı oyununda dil'le bir hesaplaşmaya gider. Ve bir iletişim aracı olması gereken dilin aslında insanı kalıplaştıran, ona benliğini yit
Bilal Bey, 1930 yılları İstanbul'unda Kuzguncuk'ta yaşayan bir paşazadedir. Günlerini o dönemde gözde olan lokanta, gazino ve eğlence yerlerine gitmekle, evdeyse sürekli olarak mahalleyi gözetlemekle geçirir. Sonradan adı Sümbül Hanım olarak değişmiş
İnsan bedeniyle yeni dil Bu yılki Uluslararası Tiyatro Festivali’nde “Dava” oyunu dışında seyretme fırsatı bulduğum yabancı yapımlar (yerlileri kışa saklıyorum) tiyatro evreninde keyifli bir yolculuğa çıkarttı beni. Her oyun ayrı bir dünyayı yansı
Uzam sözcüğü, tiyatro dilinde sıkça kullanılmaya başlayan yeni bir sözcük, daha doğrusu bir kavram adı. Önceleri seyrek olarak kullanılıyordu, ne ki son zamanlarda dilden düşmez oldu ve olur olmaz tüketilmeye başlandı, üstelik "mekân" sözcüğünün yeri
Geçen yıldan bu yana İstanbul'da izleyebildiğim oyunlar arasında yer alan beş oyun beni hem çok heyecanlandırdı hem de içimde umudun yeşermesine neden oldu. Bunlardan biri özgün bir tiyatro metninden yola çıkarken (Sen İstanbul'dan Daha Güzelsin